3 Şubat 2012 Cuma

Bir çocuk nefretle yakılır; Erimezse, etrafını aydınlatır.

Bu gün kandil... Gariptir ama kandillerden nefret ederim.. Daha doğrusu kandilde aramam gereken iki kişiden nefret ediyorum... Bayramlarda artık cazip gelmiyor aynı iki kişi yüzünden... Sonra bir baktım bir tanesi daha gelmiş şunu üç yap diye.. Yani sizin anlayacağınız; okeye dördüncü aranıyor...! Doğum günlerinden, Ziyaretlerden, Karne günlerinden ve irtibata geçebilme potansiyeli yüksek olan bütün günlerden nefret ediyorum... Diyorum ''kızım senin hayatında birtek bu üçlü mü var!'' Hayır ! Benim hayatımda olara karşı duyduğum sevginin paha biçilemez olduğu insanlarda var kabul... Ama hani insan istiyor be kardeşim... Bende isterdim arayıp ''canııııımmm .....mmm ((noktalı yere kişiye hitap şeklini koyunuz. bkz: ''hala'' vs.)) kandilin mübarek olsun, nasılsın..... '' diye başlayıp '' Bende seni çok özledim, onlarında selamı var sende öp benim için herkesi...'' diyerek bitirdiğim telefon konuşmaları olsun... Ama bizimkilerde telefonda bile bir laf çarpma sanatı görebiliyorsunuz... Bu kadar kin nereden geliyor beni 17 senedir 17 defa görmemiş insanlara anlayamıyorum... 
Kandil simitlerinin hastasıydım küçükken... Kokusu şimdi bile burnumdadır.. Ama aynı değil hiç bir şey.. Kandil simidi kokusundan başka, hiç bir şey eskisi gibi saf ve masum değil... Eskiden bana ne yaptıklarını anlamazdım. Oysaki bana kin'i nefret'i aşılıyorlarmış, büyüyünce, küçükken kurduğum hayallerden nefret edeceğimi kim söylerdi. Bir çocuğa bunu nasıl öğretebilirsin ki.. 
Masum bir çocuktum bende her çocuk gibi, ama büyüyünce her şeyin değişeceğini her çocuğa olduğu gibi bana da kimse anlatmadı, nereden bilebilirdim ki.. Şimdi ise yalnızlığın sevimsiz okları kalbime batıp duruyor gece, gündüz. İnanın bana yalnızlık herkesin hissedebileceği bir duygu değil. O yalnız kalmak ama arayabileceğin birisinin olması değil. O başka ve çok güçlü bir duygu. 
O'nu hissettiğinde iliklerine kadar üşürsün ve en kötüsü ne biliyor musun? O'nu hissettiğin an ölüm denen olgu çok basit gelir sana.. Bu en garibidir. Herkesin ''ölümüne'' korktuğu ''ölüm'' sana o an saçma ve basit gelir. Ama ölmezsin, savaşabilirim dersin. Savaşırsın da. Ama kazanan hep yalnızlık olur. 
O dönemi atlatabilirsen, etrafındaki insanlarla yetinmeyi de öğreniyorsun ve onlara daha fazla değer veriyorsun. İşte en muhteşemi de bu..

Kahvem yanımda, Barış Manço dinliyorum..

1 yorum: