31 Ocak 2012 Salı

Biz ve İçimizde Kalanlar...

Ve her şeye rağmen nefretin sevgi ile uzaktan yakından bir akrabalığı yoktur.
Nefret: içinde kalanların, yaşayamadıklarının; karnında, kalbinde ve bunun gibi her hangi bir organında biriken sancısıdır. ''Ulan daha iyi olabilirdi!'' cümlesiyle başlayan hayaller kurup hayatımızı b*k ettikten sonra bütün suçu karşıdakine atıp ona sayıp sövmek istediğimiz bütün o şeylere nefret adını veriyoruz. Tiksindiğimiz (adam/kadın/ya da çevremizdeki herhangi birisi) o mu, yoksa kendi beynimizde kurduğumuz hayaller mi?

Küçükken (sanki şimdi çok büyüdüm ya!) bir köpeğim olsun diye Tanrı'ya yalvarmadığım kalmıştı! Aldık... Evet artık bir köpeğim vardı... Ama o ''ağızına tükürmek'' istediğim üst komşum (sonradan adam felç geçirdi)... Yöneticiye şikayet etti '' Bu köpek havlıyor!'' diye. Sanki gıdaklayacak! Geri vermek zorunda kaldım O'nu... Kaç gün ağladım bilmiyorum... Peki ben şimdi kimden nefret ettim... Komşumuz olan ''GERİZEKAĞLI'dan'' mı yoksa köpek için kurduğum hayallerden mi? Bence ben, hayallerime ve o çok yalvardığım Tanrı'ya küsmüştüm... Şu kulunu sevindirdin madem, neden geri alıyorsun be mutluluğumu! O yaştaki velete yapılır mı LAN bu!

30 Ocak 2012 Pazartesi

Kalbin, Kalbimin Sesini Kaç Kere Dinledi Ki..?

Eee, sonra... Bakın ben anlatıyım sonra ne olacak, güneş yeniden her gün inatla ve büyük uğraşlarıyla tekrar gülecek yüzümüze.. Gece ise bir başka güzel, kış günü göremesekte o parlaklığı, oralarda; bulutların arkasında biryerlerde olduklarını bilmek huzur vermeye yetecek.. Sonra özel bir insan olduğumuzu anlayana kadar uğraşacak hayat bizimle, sıkılıyo çünki durduğu yerde... Sonra gökkuşağının peşinden koşup ucuna ulaşmayı bekleyen bir çocuk olmak isteyeceğiz tekrar.. Hani o büyümek istediğimiz günler var ya, hah işte ! O günlere tekrar dönmek için nelerimizi vermeyiz gibi cümleler kuracağız... Bunları bile bile hatalar yapmaya devam edeceğiz ama.. Buda bazen garip gelecek, garipte zaten.. Ama biz buyuz ve herkes bir gün büyüyecek ya da herkes hep çocuk kalacak... :)

27 Ocak 2012 Cuma

15 Dakika Mola...

Elimde kitap, kar; bir cam uzaklıkta ve şeker kokulu kahvem.. Her şey güzeldi... Sonra bir boşluk hissettim, bir sürü şey geçiyordu aklımdan ama, hepsi farklı hikayeler, farklı anılardı...Sonra bir baktım 15 dakika geçmiş zaman denilen canavarın ardından... Kitabım elimde, yine aynı sayfa, kahvem soğumuş, ama kar; o hala bir cam uzaklıkta...

Bir Tutam Hayat

Hiç unutamadığım insanlar olacak hayatımda ve hiç hatırlamak istemediklerim. Arkamı dönüp baktığımda, terk edişlerim gelecek aklıma, kendimi kandırışlarım. Yanlışlarımı göreceğim, bir bir... Hiç gerçekleşemeyen o çocukluk hayallerim, üstüme demirden bir zırh giymişçesine canımı yakacak, yoracak beni.. Hiç olmamış dünlerim ve hiç istemediğim yarınlarım karışacak bugünüme. Yaşama sebeplerim hiç değişmeyecek ama. Ben yine hep aynı ben olacağım. Ben hep ''bu'' kalacağım. Ve mutlu olacağım.. Hemde benim bu duruşumdan, hayata bakış açımdan, davranışlarımdan mutlu ve memnun olmayan insanlara inat, Ben Hep Mutlu Kalacağım.. Ağladığımda, avazım çıktığı kadar bağırdığımda ve yine avaz avaz sustuğumda bile..